ne-kadar-duyarliyiz

NE KADAR DUYARLIYIZ?

DUYARLILIK NEDİR?

NE KADAR DUYARLIYIZ?

Çoğu zaman şikayet ettiğimiz ve son zamanlarda da kopma noktasına gelen ikili ilişkilerimizde, komşuluk ilişkilerimizde, aile bağlarımızda, arkadaşlıklarımızda ve de dostluklarımızda serzenişte bulunduğumuz kelimedir duyarlılık…

Duyarlılık, empati kuran insanların hala sahip olduğu çok güzel duygulardan bir tanesidir. Empati, kendimizi bir başkasının yerine koyabilmek, acısını, zorluklarını anlamak şeklinde tanımlanabilir. Duyarlılık, hissedebilen, anlayış kabiliyeti yüksek olan insanların heybesinde olan insanlığın bir gereğidir.

Peki nedir duyarlılık?

Kelime anlamı bakımından duyarlılık kelimesi, hissetmek, anlamak, fark etmek anlamlarına gelir. Bir erdem olarak ise duyarlılık çevremizde olup biten şeylerin içimize nüfuz etmesine izin vermektir. Başkasının başına gelen bir felakete empati kurmaktır, başkasının üzüntüsüne ortak olmaktır duyarlılık, mutluluğunu bir başkası ile paylaşmaktır duyarlılık… sürer gider kelime kavramı olarak duyarlılık anlamı.

Toplumsal bir varlık olan insan, çevresine karşı duyarlı olmak durumundadır. Günümüzde teknoloji ilerledikçe duyarlık azalıyor, insanlık kayboluyor nerdeyse. Duyarlı insan azaldığı için, günümüzde yaşam da zorlaştı. Arabanız olabilir, makamınız olabilir, lüks eviniz olabilir, bankada veya cebinizde yüklü miktarda para olabilir. Bu sahip olduklarımız (aslında sahip olduklarımız değil; sadece bizde emanet olarak duran varlıklardır) bizi, bizden ne kadar koparıyor veya ne kadar yaklaştırıyor sorularının cevabında saklıdır duyarlılık.

İnsan değerini bilmiyoruz. İnsan değeri azaldıkça, kopukluklar çoğalıyor. En büyük eksiklik ise, hoşgörü ve duyarlılığın olmayışı…

İnsanlar birbirini tanımaya özen göstermeli. Akıllı insanlardan faydalanmayı, söylenenleri dinlemeyi bilmeliyiz. Yardımlaşma, dayanışma, alçak gönüllülük, affedicilik, yol göstericilik yaşarken kazandığımız hasletler olmalıdır.

Duyarlı olmak, her insanın sahip olması gereken bir özelliktir ama duyarlı olmadığı için kimseye bir şey söylenemez ve yaptırım uygulanamaz. Duyarlı olmak tamamen kişinin kendi vereceği karardır. Bu karar çevrenin ona vereceği reaksiyon ile doğru orantılı olmalıdır. Olmalıdır çünkü; günümüzde kişisel menfaatler bazen insanlığa yakışmayan davranışlara itebiliyor duyarsız insanlarımızı.

Duyarlılık nereden başlar?

Duyarlılık insanın içinden başlar değerli okurum,

Ve sonra,

Duyarlılık aileden başlar,

Duyarlılık mahallenden başlar,

Duyarlılık ilçenden, ilinden, vatanından başlar,

Duyarlılık ortak kullanım alanlarından başlar,

Toplumsal bir varlık olan insan, çevresine karşı duyarlı olmak durumundadır. Kendisinin bulmak istediği bir ortamı kendisi bırakmalıdır ilk önce. Kendine lazım olanı, başkasına lazım olacağını düşünerek kullanmalıdır ilk önce. Biz bunu yapmıyoruz çoğu zaman. Peki neden? Eksiklik nerede?

En büyük eksiklik ise, hoşgörü ve duyarlılığın olmayışı…

İnsanlar birbirini tanımaya özen göstermeli. Akıllı insanlardan faydalanmayı, söylenenleri dinlemeyi bilmeliyiz. Yardımlaşma, dayanışma, alçak gönüllülük, affedicilik, yol göstericilik yaşarken kazandığımız hasletler olmalıdır.

İyiliklerin ve hoşlukların yaşanması gerekir bulunduğumuz ortamlarda. Karınca misali duyarlılık için bir damla su da ben götürmeliyim yangın yerine. Yaşadığımız dünyaya, çevremize karşı ne kadar duyarlıysak, bu duyarlılık olumlu veya olumsuz olarak bize geri dönecektir.

Örneğin, çocuklarımıza otobüste, trende yaşlılara, güçsüzlere, ihtiyacı olanlara öncelik duyarlılığını kazandıramamışsak, gelecekte ihtiyacımız olan anlarda o dönemin çocukları da bizlere anlayışlı davranmayacaklardır.

Çünkü onları biz yetiştiriyoruz ve onlar bizim ürünlerimiz...

Bu nedenle iş işten geçtikten sonra çevremizden duyarlılık beklemek gerçekçi değildir.

Önemli olan, gerekli duyarlılığı yerinde ve zamanında gösterebilmektir.

Tam bu noktada çocuklarımızı, torunlarımızı derneğimize kazandırmanın da duyarlılık olduğunu vurgulamam gerektiğini düşünüyorum.

Tam bu noktada derneğimize sahip çıkmanın da duyarlılık olduğunu düşünüyorum.

Tam bu noktada derneğimizin ortak kullanım alanlarını, ortak kullanım malzemelerini özenli kullanmanı da duyarlılık olduğunu düşünüyorum.

Tam bu noktada Çaykara ve Dernekpazarlı olmanın, Çaykara-Dernekpazarı Kültür ve Dayanışma Derneğine üye olmanın sorumluluklarının bilinmesinin duyarlılık olduğunu düşünüyorum.

Tam bu noktada derneğin bir oyun alanı değil aynı zamanda sosyal ve kültürel duyarlılıkların yaşatılabileceğinin düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Gelin çok geç kalmadan,

İşitir ama duymaz, Bakar ama görmez, Düşünür ama anlamaz, Kalbi çarpar ama vicdanı sızlamaz, insan değil, hayatımızı sevgi ve hoşgörü duygularıyla doldurarak duyarlı bir insan olmaya ve bu bunu bütün topluma yaymaya çalışalım.

Onun için de önce, duygusal değil duyarlı insan olalım.

Unutmayalım ki;

Duyarlı insan güzel bakar, güzel görür, güzel işitir, güzel dokunur. Pozitif enerji üretip pozitif enerji yayar.

Müşteri destek ekibimiz sorularınızı cevaplamak için burada. Bize herşeyi sorabilirsiniz. WhatsApp ile size anında dönüş yapılacaktır.
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?